Görüş: İsrail-Filistin ateşkesi bir şiddet döngüsünü sona erdirebilir mi?

Bu hafta Mısır’ın yardımıyla İsrail-Filistin arasında bir ateşkes ilan edildiğine göre, iki tarafın bu kısa vadeli anlaşmayı bırakmaması kritik önem taşıyor.

Bu ateşkesin -aslında herhangi bir ateşkesin- kalıcı hale gelmesi için bir an önce başlayacak bir siyasi sürece ihtiyacımız var. Alternatifi, İsraillilerin ve Filistinlilerin travma geçirip öldürüldüğünü, militanların ve politikacıların birbirlerine karşı üstünlük kurduklarını görmeye devam etmektir.

Suçu şu ya da bu tarafa yüklemek kolay olurdu. İsrail’e fırlatılan Filistin roketlerinin sayısını ve İsrail’in saldırdığı hedeflerin sayısını listelemek mümkün. Ama bu ne işe yarayacak?

Filistin-İsrail şiddet döngüsü o kadar normalleşti ki artık dünya toplumunda ciddi bir ilgi uyandırmıyor. Bir taraf ister çocukları ve kadınları öldüren hassas roketler kullansın, ister diğer taraf yaralanma, ölüm ve yıkıma neden olan gelişigüzel roketler kullansın, ortaya çıkan katliam aynıdır.

Her iki taraftakiler, diğer tarafta ortak yok diye bağırıyorlar, oysa demek istedikleri, kendi iyi eş algılarına uyan bir eş yok. Ama düşmanla barış yapılır.

İster yargısız suikast, ister gelişigüzel bombardıman olsun, şiddete başvurmak çözüm değil. Her ikisi de savaş suçudur ve faillerden hesap sorulmalıdır. Ancak çatışma simetrik değildir ve bu nedenle çözümler bir taraftan diğerine göre daha fazlasını gerektirebilir. Bu çatışmayı gerçekten sona erdirmek isteyen herkes, herkesi müzakere masasına geri döndürmek için zaman ve çaba harcamalıdır.

Her durumda, bazı temel ilkelerin oluşturulması gerekir. Kendi kaderini tayin hakkı tüm insanlar için bir haktır ve bu hakkın uygulanması çatışmanın bir tarafıyla sınırlandırılamaz. Filistin’in siyasi haklarına eşit saygı göstermeden İsrail’in siyasi haklarından bahsetmek mümkün değil.

Çatışmanın çözümü, Filistinlilerin ister kendi egemen ve bitişik devletlerinde isterse tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu tek bir devlette olsunlar, özgürlük içinde yaşamalarına izin vererek işgalin sona ermesini gerektirir. Bir tarafın diğer tarafın topraklarını işgal ettiği mevcut ayrımcı durum son bulmalıdır.

Tüm taraflar, müzakerelerin sonucunu etkileyebilecek eylemlerden kaçınmayı taahhüt etmelidir. Buna İsrail yerleşimlerinin genişlemesinin durdurulması da dahildir ve her iki taraf da sivillerin İsrail ordusu ve yerleşimcilerin yanı sıra Filistin paramiliter örgütlerinden kaynaklanan şiddetten korunmasını sağlamalıdır.

Kudüs’ün, yerleşim birimlerinin, mültecilerin ve sınırların geleceğini iyi niyetle tartışma taahhüdü olmalıdır. Ve İsrail’in büyük şehirlerdeki Filistin egemenliğine saygı göstermesi koşuluyla, Filistinlilerin güvenlik koordinasyonuna yönelik bir taahhüdü olması gerekiyor. Gazze ile Batı Şeria arasında serbest geçiş gibi temel bir hakka saygı gösterilmelidir.

Hiç kimse bu taahhütlerin bir gecede gerçekleşeceğini düşünecek kadar saf değildir. Herhangi bir siyasi süreç, hatta bir süreci başlatmak için bile, bölge halkının ve uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç duyacaktır. Bir tarafın güçlü, diğer tarafın zayıf olduğu (ancak teslim olmak istemeyen) bir çatışmadan uzak durmak herhangi bir çözüm üretmeyecektir.

Hiç bitmeyen bir çatışmaya mahkum olduğumuz fikrini kabul edemeyiz. Bu bir kaçamak olurdu. Ancak bir çıkış yolu bulmak istiyorsak, politik olarak doğru ifadelerin ve pozisyonların ötesine geçmeliyiz.

Tüm sorunlara ve on yıllarca süren savaşa rağmen, hala gerçek bir barış özlemi var. Bir şiddet sarmalının ortasındayken taraflar kutuplaşmış, herkes bildiği mevzilere dönmüş ve doğru ya da yanlış aşiretinin politikalarına sahip çıkmıştır. Bu devam edemez.

Filistinliler ve İsrailliler kapsamlı bir çözüm bulamadılar. Şu anda herkes akan kanın ortasında yaşarken taraf tutuyor. İhtiyaç duyulan şey, bizi içinde bulunduğumuz karmaşadan kurtarmak için dışarıdan yardım almaktır.

Çocuklarımızın iyiliği için, uluslararası toplum bu şiddet döngüsünü kırmaya yardımcı olma rolünü yeniden üstlenmelidir. Evet, sürekli çaba gerektirecek. Ancak İsrailliler ve Filistinliler bunu tek başlarına yapamazlar.

Daoud Kuttab, Filistinli bir gazeteci ve Princeton Üniversitesi’nde eski bir gazetecilik profesörüdür. @daoudkuttab

Görüş: İsrail-Filistin ateşkesi bir şiddet döngüsünü sona erdirebilir mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön
sweet bonanza oyna ataşehir escort casinoslot
eduburs.com bakırköy escort