Cansu
New member
Çayeli’nin Eski Adı ve Zamanın Kıyısında Bir Hatıra: Mapavri’nin İzinde
Herkese selam dostlar,
Bugün biraz duygusal, biraz da düşünsel bir yolculuğa çıkalım istiyorum. Çayeli’nin eski adını bilenler bilir: Mapavri. Bazılarımız için sadece bir yer adıdır bu; ama kimileri için kök, kimlik, hatıra ve hatta bir ruh meselesidir. Forumun samimi ortamında, sizlerle birlikte hem geçmişin sisli dağ yollarında dolaşmak, hem de bugüne uzanan bir kimlik hikâyesine dokunmak istiyorum. Çünkü bir yerin adını anlamak, o yerin ruhunu anlamaktır.
---
Mapavri: Bir İsmin İçinde Saklı Tarih
Mapavri… Gürcüce kökenli olduğu düşünülüyor. “Maba” (meyve bahçesi) ve “vri” (yer) kelimelerinin birleşiminden türediği söylenir. Yani “meyve bahçesi yeri”. Gerçekten de Çayeli’nin verimli toprakları, bol yağmurları ve doğanın cömertliği bu ismin hakkını verir nitelikte. Osmanlı döneminde bölgedeki Gürcü, Laz ve Türk halklarının bir arada yaşadığı, dillerin iç içe geçtiği bu topraklarda Mapavri ismi bir kültürel mozaiği temsil ediyordu.
Sonra zaman değişti. Cumhuriyet’le birlikte yer adlarının Türkleştirilmesi süreci başladı. Mapavri, 1944’te “Çayeli” adını aldı. Bu değişim sadece bir tabelayı değil, bir hafızayı da değiştirdi. Çünkü isimler, bir toplumun kimlik aynasıdır. Adı değişen bir yer, aslında kendine yeni bir hikâye yazmak zorunda kalır.
---
Erkek Aklıyla Haritaya Bakmak, Kadın Kalbiyle Hafızayı Okumak
Bu noktada konuyu biraz insan doğasıyla ilişkilendirelim. Erkeklerin çoğu meselelere stratejik ve çözüm odaklı yaklaşır. Onlara göre, bir ismin değişmesi pratik bir karardır: yönetim kolaylığı, standartlaşma, düzen… Yani Mapavri yerine Çayeli demek, devletin haritalarını sadeleştirmek, ulusal kimliği güçlendirmek demektir.
Ama kadınlar… Kadınlar genellikle duyguların, köklerin ve hikâyelerin peşinden gider. Onlar için Mapavri sadece bir isim değil, ninenin anlattığı masalların geçtiği, çocukluğun yağmur kokusuna sinmiş bir anlam taşır.
Bir kadın, belki de şöyle derdi:
“Mapavri demek, annemin çay tarlasında söylediği türkü demekti. Adını değiştirdiler ama rüzgâr hâlâ Mapavri diyor o dağlara.”
İşte bu iki bakış açısı, Çayeli’nin eski adının anlamını daha derin kılar: biri akılla haritayı çizer, diğeri kalple geçmişi korur.
---
Toplumsal Hafıza ve İsimlerin Psikolojisi
Bir yerin adını değiştirmek, bazen bir iyileşme çabasıdır, bazen bir kopuştur. İnsan toplulukları, adlar aracılığıyla geçmişle bağ kurar. Dolayısıyla Mapavri’den Çayeli’ne geçiş, sadece idari bir düzenleme değil, bir kolektif hafıza kırılmasıdır.
Bugün bile bazı yaşlılar “Mapavri’ye gidiyorum” derken, gençler “Çayeli” der. Bu iki kelime arasında sessiz bir tarih akışı vardır. Biri geçmişin izlerini taşır, diğeri geleceğin adımlarını.
Sosyologlar bu tür değişimleri “kimlik dönüşümü” olarak adlandırır. Çünkü bir toplum, eski ismini unuttuğunda biraz da kendi hikâyesini unutur. Ama unutuş asla tam değildir. Her nesilde, o eski kelimenin yankısını duyan bir kulak mutlaka çıkar.
---
Mapavri’den Çayeli’ne: Ekonomi, Kültür ve Kimlik Arasında Bir Dönüşüm
Mapavri’nin Çayeli oluşu, aynı zamanda ekonomik bir dönüşümün de simgesidir. Eskiden meyve bahçeleriyle, fındıkla, mısırla bilinen bu topraklar, çay tarımıyla bambaşka bir kimlik kazandı. Çay, yalnızca bir ürün değil, bir kültür biçimiydi.
Çay bahçeleri, insanları bir araya getirdi; çay ocakları, sohbetin merkezi oldu. Yani “Çayeli” adı, aslında bu yeni dönemin bir simgesi haline geldi. Devletin seçtiği bu isim, halkın günlük yaşamında bir anlam buldu çünkü çay artık hayatın ta kendisiydi.
Ancak işin ilginç tarafı şu: çayın gölgesinde bile Mapavri’nin kokusu kaybolmadı. Hâlâ bazı aileler düğünlerinde “Mapavri horonu” der, bazı şarkıcılar türkülerinde o eski adı yaşatır. Yani Mapavri sessiz ama direnen bir hafıza gibi, toprağın altında yaşamaya devam ediyor.
---
Geleceğe Dair Bir Umut: Mapavri Yeniden Doğabilir mi?
Şimdi gelelim bugüne ve yarına. Küreselleşmenin etkisiyle insanlar artık yerel kimliklerine daha fazla sahip çıkıyor. Turizm, gastronomi, kültürel miras gibi alanlarda “otantik kimlik” yeniden değer kazanıyor.
Belki de bir gün “Mapavri Festivali” yapılacak, belki “Mapavri Çayı” markası dünyaya açılacak. Çünkü geçmişin hikâyesi, geleceğin potansiyelidir.
Mapavri adını yaşatmak, nostalji değil; kimliğe sahip çıkmaktır. Bu sahipleniş, yalnızca bir yer adı değil, bir aidiyet biçimidir. Erkek aklın stratejisiyle, kadın kalbinin duygusunu buluşturduğumuzda ortaya çıkan şey budur: kökleriyle barışık bir gelecek.
---
Bir Forumdaşın Kalbinden Son Söz
Dostlar, bazen bir kelime bir dünyayı taşır içinde. “Mapavri” de öyle. Her telaffuzda bir çağrıdır geçmişe, bir selamdır atalara.
Bugün Çayeli olarak yaşasa da, o toprakların altında, o yağmurlu dağların rüzgârında hâlâ Mapavri’nin sesi yankılanıyor.
Belki de bizim görevimiz, bu iki ismi birbirine düşman etmek değil; ikisini birden sevmektir. Çünkü geçmişi inkâr eden bir gelecek köksüz kalır, ama geçmişte takılı kalan bir toplum da büyüyemez.
Mapavri, bize bunu hatırlatıyor: Kökünle barış, adın değişse de özün kaybolmasın.
Ve belki de bir gün, rüzgârın taşıdığı o kelimeyi hepimiz aynı anda duyarız:
“Ben hâlâ buradayım.”
Herkese selam dostlar,
Bugün biraz duygusal, biraz da düşünsel bir yolculuğa çıkalım istiyorum. Çayeli’nin eski adını bilenler bilir: Mapavri. Bazılarımız için sadece bir yer adıdır bu; ama kimileri için kök, kimlik, hatıra ve hatta bir ruh meselesidir. Forumun samimi ortamında, sizlerle birlikte hem geçmişin sisli dağ yollarında dolaşmak, hem de bugüne uzanan bir kimlik hikâyesine dokunmak istiyorum. Çünkü bir yerin adını anlamak, o yerin ruhunu anlamaktır.
---
Mapavri: Bir İsmin İçinde Saklı Tarih
Mapavri… Gürcüce kökenli olduğu düşünülüyor. “Maba” (meyve bahçesi) ve “vri” (yer) kelimelerinin birleşiminden türediği söylenir. Yani “meyve bahçesi yeri”. Gerçekten de Çayeli’nin verimli toprakları, bol yağmurları ve doğanın cömertliği bu ismin hakkını verir nitelikte. Osmanlı döneminde bölgedeki Gürcü, Laz ve Türk halklarının bir arada yaşadığı, dillerin iç içe geçtiği bu topraklarda Mapavri ismi bir kültürel mozaiği temsil ediyordu.
Sonra zaman değişti. Cumhuriyet’le birlikte yer adlarının Türkleştirilmesi süreci başladı. Mapavri, 1944’te “Çayeli” adını aldı. Bu değişim sadece bir tabelayı değil, bir hafızayı da değiştirdi. Çünkü isimler, bir toplumun kimlik aynasıdır. Adı değişen bir yer, aslında kendine yeni bir hikâye yazmak zorunda kalır.
---
Erkek Aklıyla Haritaya Bakmak, Kadın Kalbiyle Hafızayı Okumak
Bu noktada konuyu biraz insan doğasıyla ilişkilendirelim. Erkeklerin çoğu meselelere stratejik ve çözüm odaklı yaklaşır. Onlara göre, bir ismin değişmesi pratik bir karardır: yönetim kolaylığı, standartlaşma, düzen… Yani Mapavri yerine Çayeli demek, devletin haritalarını sadeleştirmek, ulusal kimliği güçlendirmek demektir.
Ama kadınlar… Kadınlar genellikle duyguların, köklerin ve hikâyelerin peşinden gider. Onlar için Mapavri sadece bir isim değil, ninenin anlattığı masalların geçtiği, çocukluğun yağmur kokusuna sinmiş bir anlam taşır.
Bir kadın, belki de şöyle derdi:
“Mapavri demek, annemin çay tarlasında söylediği türkü demekti. Adını değiştirdiler ama rüzgâr hâlâ Mapavri diyor o dağlara.”
İşte bu iki bakış açısı, Çayeli’nin eski adının anlamını daha derin kılar: biri akılla haritayı çizer, diğeri kalple geçmişi korur.
---
Toplumsal Hafıza ve İsimlerin Psikolojisi
Bir yerin adını değiştirmek, bazen bir iyileşme çabasıdır, bazen bir kopuştur. İnsan toplulukları, adlar aracılığıyla geçmişle bağ kurar. Dolayısıyla Mapavri’den Çayeli’ne geçiş, sadece idari bir düzenleme değil, bir kolektif hafıza kırılmasıdır.
Bugün bile bazı yaşlılar “Mapavri’ye gidiyorum” derken, gençler “Çayeli” der. Bu iki kelime arasında sessiz bir tarih akışı vardır. Biri geçmişin izlerini taşır, diğeri geleceğin adımlarını.
Sosyologlar bu tür değişimleri “kimlik dönüşümü” olarak adlandırır. Çünkü bir toplum, eski ismini unuttuğunda biraz da kendi hikâyesini unutur. Ama unutuş asla tam değildir. Her nesilde, o eski kelimenin yankısını duyan bir kulak mutlaka çıkar.
---
Mapavri’den Çayeli’ne: Ekonomi, Kültür ve Kimlik Arasında Bir Dönüşüm
Mapavri’nin Çayeli oluşu, aynı zamanda ekonomik bir dönüşümün de simgesidir. Eskiden meyve bahçeleriyle, fındıkla, mısırla bilinen bu topraklar, çay tarımıyla bambaşka bir kimlik kazandı. Çay, yalnızca bir ürün değil, bir kültür biçimiydi.
Çay bahçeleri, insanları bir araya getirdi; çay ocakları, sohbetin merkezi oldu. Yani “Çayeli” adı, aslında bu yeni dönemin bir simgesi haline geldi. Devletin seçtiği bu isim, halkın günlük yaşamında bir anlam buldu çünkü çay artık hayatın ta kendisiydi.
Ancak işin ilginç tarafı şu: çayın gölgesinde bile Mapavri’nin kokusu kaybolmadı. Hâlâ bazı aileler düğünlerinde “Mapavri horonu” der, bazı şarkıcılar türkülerinde o eski adı yaşatır. Yani Mapavri sessiz ama direnen bir hafıza gibi, toprağın altında yaşamaya devam ediyor.
---
Geleceğe Dair Bir Umut: Mapavri Yeniden Doğabilir mi?
Şimdi gelelim bugüne ve yarına. Küreselleşmenin etkisiyle insanlar artık yerel kimliklerine daha fazla sahip çıkıyor. Turizm, gastronomi, kültürel miras gibi alanlarda “otantik kimlik” yeniden değer kazanıyor.
Belki de bir gün “Mapavri Festivali” yapılacak, belki “Mapavri Çayı” markası dünyaya açılacak. Çünkü geçmişin hikâyesi, geleceğin potansiyelidir.
Mapavri adını yaşatmak, nostalji değil; kimliğe sahip çıkmaktır. Bu sahipleniş, yalnızca bir yer adı değil, bir aidiyet biçimidir. Erkek aklın stratejisiyle, kadın kalbinin duygusunu buluşturduğumuzda ortaya çıkan şey budur: kökleriyle barışık bir gelecek.
---
Bir Forumdaşın Kalbinden Son Söz
Dostlar, bazen bir kelime bir dünyayı taşır içinde. “Mapavri” de öyle. Her telaffuzda bir çağrıdır geçmişe, bir selamdır atalara.
Bugün Çayeli olarak yaşasa da, o toprakların altında, o yağmurlu dağların rüzgârında hâlâ Mapavri’nin sesi yankılanıyor.
Belki de bizim görevimiz, bu iki ismi birbirine düşman etmek değil; ikisini birden sevmektir. Çünkü geçmişi inkâr eden bir gelecek köksüz kalır, ama geçmişte takılı kalan bir toplum da büyüyemez.
Mapavri, bize bunu hatırlatıyor: Kökünle barış, adın değişse de özün kaybolmasın.
Ve belki de bir gün, rüzgârın taşıdığı o kelimeyi hepimiz aynı anda duyarız:
“Ben hâlâ buradayım.”